tamam tamam sustum.

şşt!
ilk harfisin gölgemin ki mim dahi soğuk ve de
delik deşik yağmurlar hükmederler ve de -lar kıpkısa gecelar bu şehre
kuyruksuz uçurtmalar peşinde de senin hiç umurunda da dada
köprüyü fenersiz geçmeye teşne
tramvay askıntısı eksik Üsküdarlı bir piçle
kafa tutarak Schubert'in Bitmemiş Bitmeyecek Sekizine
rakımı paylaştım balıklarla ıslıklar eşliğinde, de, de ve de
yankısı kaldı Tünel'de de de de ve yahut da tut ki sokakta bir lamba
altında tek bacaklı bir tazı
hoşt!
kaç kaç tavşan kaç, tazı tut, tut ki karakış peşinde ve sen de

sessiz harfler seçiyormuşsun susarken sağır iplerin
in nin inni
susuşun yuvarlanmaya sakın Galip Dede'nin avlusunda
var hakeza kapıda birikmiş çifte terli atletlerin,
in inni ninni
sırtlarında kulağı eğri tavşanlar -ler esmer, sarışın, kumraller var
hafif meşrep makyajlı bir çift Kundera düşerken aydan
tıpkısının aynısı sanki Cyrano
sen tek kişilik uyu tecavüzünü üç kişilik nevresime
bir martı gör düşünde üç kanatlı şiirlerden katlasın kağıttan uçaklar

Janset Karavin 4 Aralık
Kadıköyü

Boyalı Kuş

(...)
Hoşgörüyle bakıyordum diz çöküp dua eden yaşlı adama. Şehirde yetiştiği halde, bu yaşta köylü hayatı sürüyordu. Dünyada yapayalnız olduğunu, artık kimseden yardım beklememesi gerektiğini bilmiyordu. Oysa hepimiz yalnız olduğumuzu, Gavrilaların, Mitkaların ve öteki dostların, yaşamımızdan gelip geçtiğini bilmeli, anlamalıydık. İn...sanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu. Birbirileriyle takışır, birbirilerinden hoşlanırlar, öpüşür ya da tepişirlerdi. Ama herkes gene de kendini düşünürdü. Çocuklarımız, anılarımız, duygularımız sazdan perdelerin ırmağı kıyıdan ayırdığı gibi bizi birbirimizden uzak tutuyordu. Dikkati çekecek kadar yüksek ama göğe erişemeyecek kadar da alçak karlı dağ tepeleri gibi, aşılmaz vadilerin ötesinden birbirimize bakıyorduk.
(...)
J. Kosinski
Boyalı Kuş