.bütün kuralların canı cehennemE,,,

Beni mi istiyorsun?
O halde neden gelip almıyorsun?

Ağaçlar rüzgârda sadece eğilirler ve bir başka bahiste: "Dağlar yürüyor! Görmüyor musun?", der Tanrı. Yahut yağmur yağabilir şehre bir ikindi vakti, kırk gün kırk gece dinmeyebilir; bilirsin, bu şehir yüzyılların günahına gebedir; arınamaz.. (Üç nokta değil yalnızca iki tane, evet çünkü bu cümle bitmiştir. Senin başlayıp da kursağımda bıraktığın güzel cümlelerinin doyulmaz harflerinden vücut da değildir lekeler andırsa bile onları.) Veyahut (Evet evet bu cümle de bir bağlaçla başlıyor; hiçbir hata yok! Bir geceyi yepyeni bir güne nasıl bağlayamdıksa henüz, binbir geceyi bağlarız dileğiyle geceye bir 'günaydın!'la başlamak kavlinden derin manalar yüklü çocukça hatta biraz da şımarıkça bir ilik (düğme sende) )... Veyahut diyelim ki, canın bir sigara daha telleyivermek ister halbuki yağmur çiselemiyordur bile ve öyle yalnız hissediyorsundur ki kendini, çektiğin her nefesin benim ciğerlerime eza verir olduğunu bile bile, durduk yerde gidiverir elin cebindeki pakete.


Bir hırsız da olsan bilmeni istediğim tek bir şey var ve bunu sana asla söylemedim, bilmeni istediğim için. Eğer söyleyecek olsaydım, sözlerimi oluşturan ve kulaklarına süzülen o sesler faraza bir vapur düdüğünde ya da bir otomobil kornasında yahut da bir tramvay çanında (Hatta kendimi tutamayıp abartmalıyım belki de burada ve şöyle yazmalıyım, sana yazılmış bu satırları okumak edepsizliğini gösteren herkese rağmen "... günlerden yağmurertesi. Camda süzülen bir damlayı ben, parmağımla takip ederken sen, gecenin zifir karanlığına bir kibrit çakarak kutsamıştın hani o sevişmeyi..." işte o denli dingin bir ışıkta) ... ezilip yok olabilirlerdi; korktum.


Bir başka deyişle... Yani demek isterdim ki şimdi sana... Hayır, sen bilmeliydin. Ben söylemeden, ben söylemeye yeltenmeden, söylemeyi düşünmeme lüzum bile kalmaksızın ve ansızın uzanıp tutuvermeliydin yere döküleyazan bakışlarımı mıhlamak için içinden geçen her bir düşe aşka dair, hem de hiç ama hiç utanmaksızın.


Şimdi?


Beni mi istiyorsun ve hâlâ zihninde (y)'ama'lı uzun upuzun, bitmek tükenmek bilmeyen, sonu gelmez, dipsiz, noktasız ve bol virgüllü cümleler var... (Doğru! Burada cümlenin sonunda bir soru işareti yok hakeza cevap sorudan evvel verilmişse cümlenin başına soru işareti konulmalıdır, evvel noktası sonra virgülü konmuş bir tutkusuz aşk gibi)Tekrar sormayacağım (Nokta da koymayacağım( .bütün kuralların canı cehennemE,,,

Hiç yorum yok: